“Kriz Varsa Çare De Var” Seferberliği Başlatıldı
Türkiye
Odalar ve Borsalar Birliği önderliğinde Türkiye’nin en büyük işveren ve
işçi örgütleri olan HAK-İŞ, TÜRK-İŞ, TESK, TİSK, KAMU-SEN, TİM, TÜSİAD
ve MÜSİAD bir araya gelerek, “Kriz varsa çare de var” seferberliği
başlattı. Seferberliğin ilk evresini oluşturan iletişim kampanyasının 5
hafta sürmesi planlanıyor. İlk hafta tüketicilere yönelik ‘Eve kapanma,
pazara çık’ mesajıyla başlanan kampanyada, sonraki haftalarda
üreticiye, çalışana, Hükümet’e yönelik çağrılar da yapılacak.
Uluslararası
ekonomik krizin Türkiye’ye olumsuz etkilerini minimize etmeyi
hedefleyen Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Hak İşçi
Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ), Türkiye İşçi Sendikaları
Konfederasyonu (TÜRK-İŞ), Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu
(TESK), Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), Türkiye Kamu
Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu (KAMU-SEN), Türkiye İhracatçılar
Meclisi (TİM), Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD),
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) ekonomiyi atağa
kaldırmak amacıyla “Kriz varsa çare de var” adlı bir kampanya başlattı.
“Kriz
varsa çare de var” Türkiye’de iç pazarı canlandırmaya yönelik, tüketici
ile sanayiciyi buluşturan, ülkemiz ekonomisini hep birlikte
kalkındırmayı amaçlayan önemli bir sosyal proje.
“Kriz
varsa çare de var” kampanyası, TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu,
HAK-İŞ Başkanı Salim Uslu, TÜRK-İŞ Başkanı Mustafa Kumlu, TESK Başkanı
Bendevi Palandöken, TİSK Başkan Vekili Sadık Oğuz, KAMU-SEN Başkanı
Bircan Akyıldız’ın katıldığı bir basın toplantısıyla kamuoyuna
tanıtıldı.
TOBB
Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu basın toplantısında yaptığı konuşmasında,
küresel krizin bütün dünya ile birlikte Türkiye’yi de derinden
etkilediğini belirterek, “İşsizlik hızla artıyor. Özellikle gençlerimiz
arasındaki ve şehirlerdeki işsizlik kaygı verici boyutlara ulaştı.
Ancak bugün bizler bir noktaya dikkat çekmek için buradayız. Kriz
varsa, çaresi olduğuna da inanıyoruz. Ümitsizliğe, karamsarlığa,
çaresizliğe kapılmanın gereği olmadığını düşünüyoruz. Bu farkındalığı
yaymak için bir kampanya başlatıyoruz. Türkiye’nin yüzü gülsün diye
geniş bir mutabakat zemini oluşturmaya çalışıyoruz. Bu girişim ile biz
tulumbaya ilk suyu döküyoruz. Herkesi de bize katılmaya davet ediyoruz”
dedi.
TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun konuşması şöyle:
“Hepinizi
şahsım ve Üreten Türkiye Platformu adına saygıyla selamlıyorum. Türkiye
Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) TESK, TÜRK İŞ, TİSK, HAK İŞ, KAMU
SEN, TİM, TÜSİAD ve MÜSİAD olarak bugün, “Kriz varsa çare de var!” adlı
bir entegre iletişim kampanyasını başlatıyoruz.
Türkiye’nin
yıllardır beklediği iş birliği anlayışıyla işçi, işveren, esnaf ve
memur el ele vererek bugün uzun soluklu bir kampanya başlatıyoruz. Bu
kampanyanın hazırlanmasında hepimiz akıl ve amaç birliği yaptık.
Uzun
zamandır üzerinde çalıştığımız bu kampanya için yola çıkarken dünya
ekonomisinin gelişim süreci ile küresel krizi ve Türkiye ekonomisinin
rakamlarını analiz ettik. Mevcut krizin nedenlerini anlayarak, bu
krizin etkilerini azaltmaya dönük bir strateji ortaya koyduk.
Hazırladığımız projelerin tümü bu strateji doğrultusunda hayata
geçirilecek. Bugün, önceki krizlerden çok daha yaygın ve derin bir
krizle karşı karşıyayız. Sanayi üretimi Ağustos’tan bu tarafa hızlı bir
şekilde küçülüyor.
Kapasite
kullanım oranlarındaki gerileme krizle birlikte ivme kazanmış durumda.
Son dönemde hafif bir toparlanma gözlense de tüketici ve yatırımcı
güveni halen düşük seyretmeye devam ediyor. Dış ticaret ve kredi
kanallarındaki tıkanıklıkla Türkiye’yi etkisi altına alan kriz, içeride
yatırım ve tüketimdeki azalmayla birlikte iyice derinleşiyor. Tüm
bunlar sonucunda, işsizlik hızla artıyor. Özellikle gençlerimiz
arasındaki ve şehirlerdeki işsizlik kaygı verici boyutlara ulaşıyor.
Ancak
bugün bizler bir noktaya dikkat çekmek için buradayız. Kriz varsa,
çaresi olduğuna da inanıyoruz. Çaresizliğe, ümitsizliğe, karamsarlığa
kapılmanın gereği olmadığını düşünüyoruz. Bu farkındalığı yaymak için
bir kampanya başlatıyoruz.
Hepimizin
farkında olması gereken bir gerçek var. Türkiye kendine özgü ekonomik
yapısı olan bir ülkedir. Türkiye, ekonomisinin dinamizmini, kendi
içinden, gençliğinden, üretim ve tüketim gücünden alan bir ülkedir.
Gördüğümüz şudur: Milli gelirin yaklaşık %70’ ini oluşturan hane halkı
tüketimini canlı tutmak krizin etkilerini hafifletmek için önemlidir.
Rekabet
içinde olduğumuz birçok ülke, küresel krizle mücadele önlemleri
alırken, kendi iç pazarlarını canlandırma ve başka ülkelere kaptırmama
mücadelesi veriyor. Biz de bunu yapmalıyız. Biz Türkiye olarak bu
anlamda oldukça şanslıyız. Çünkü üretime ve tüketime açık genç bir
nüfusumuz var. Türk tüketicisi için dünya kalitesinde ürettiğimiz
ürünlerimiz sayesinde ekonomimiz enerjisinin büyük kısmını içeriden
alıyor.
İçinde
bulunduğumuz süreçte pek çok sektörde fiyatların aşağıya doğru
gittiğini görüyoruz. Kriz, alım için bir dizi yeni fırsat ortaya
çıkarıyor. Tüketiciler olarak bu fırsatları dikkatle analiz etmeliyiz.
Şimdi, tüketimi kesme değil, bilinçli tüketim zamanındayız. Tüketiciler
olarak krizi fırsata çevirmenin yolu fiyatların en düşük olduğu noktada
ihtiyaçlarımızı karşılamaya başlamaktır.
Hazırladığımız
projenin ilk ayağında bir iletişim kampanyası başlatacağız. Bu
kampanyayı 5 hafta sürecek 5 başlık altında topladık. Bu mesajları her
hafta kamuoyu ve halkımızla paylaşacağız. Bugün, kampanyamızı
başlattığımız ilk gün halkımıza “eve kapanma pazara çık” diyoruz.
İmkânı olanların yaşamlarını, harcamalarını azaltmadan sürdürmelerini
söyleyeceğiz. Bilinçli tüketim zamanının geldiğini hatırlatacağız. Daha
sonra hem halkımıza, hem de sanayicimize güven vermeyi amaçlayan
ilanlarımız devreye girecek.
Nereden
nereye geldiğimizi, hiçbir doğal kaynağa sahip olmadan bu topraklarda
güçlü bir sanayinin temelini attığımızı, kaç badireden geçtiğimizi ve
sapasağlam ayakta kaldığımızı herkese hatırlatacağız. Aynı o Erzincan
türküsündeki gibi bugünkü zorlukların içinde aklımızda hep yarın
olmalı, “bu da gelir bu da geçer” demeyi unutmamalıyız. Zaten hep öyle
olmadı mı?
Üreten
Türkiye’nin Dayanma Gücünü Artırmak İçin, İç piyasayı canlandırmamız
şart. Bu iletişim kampanyası, sadece bir zihinsel hazırlık sürecini
oluşturuyor. Krizin üstesinden hep beraber nasıl geleceğimiz konusunda
halkımızla bir bilgi paylaşımında bulunuyoruz. Çünkü bu konuyu bir
bütün olarak ele almalıyız, herkese görevler düşüyor. Tek başına
iletişim kampanyası ile krize çözüm getiremeyiz.
Bu
nedenle hem hükümetimizden beklentilerimiz var, hem de bu kampanyamızı
entegre başka proje ve kampanyalarımız takip edecek. Şu an yaptığımız
şey bir fitili ateşlemek. Ne kadar tek vücut olursak, ekonomik gücümüz
ve hedeflerimize ulaşma başarımız o kadar artacaktır.
Toplumun
üreten kesimini temsil eden işçi ve işveren kuruluşlarıyla bir araya
gelerek, ekonomiyi canlandırmaya nasıl bir katkı verebiliriz diye
baktık. Kampanyamız, önümüzdeki aylarda genişleyecek, farklı sektörlere
dinamizm getirmeyi hedefleyecek.
Sektör
temsilcileri, bankalar, kamu kurumları ortak hedef için; ekonomiye
canlılık getirme hedefi için girişimlerde bulunacaklar. Bu kampanyamız
Hükümetin alacağı tedbirler ve ekonomideki gelişmelere bağlı olarak
gündeme gelecek.
Biz
bir araya geldik. Kendimize güvenimiz tam. Ülkemizin krizden çıkış
çabalarına katkıda bulunabileceğimizi düşünüyoruz. Bu çerçevede
alternatifler üretmeye de devam edeceğiz. Türkiye’nin yüzü gülsün diye
geniş bir mutabakat zemini oluşturmaya çalışıyoruz. Bu girişim ile biz
tulumbaya ilk suyu döküyoruz. Herkesi de bize katılmaya davet ediyoruz.
Kampanyanın
ilanları tüm ülkeye afiş ve pankart olarak yayılacak. Belediyelerimiz
“billboard”lar ayırdı, belediye başkanlarımız ve valilerimiz bizleri
destekleyecek. İlanlar odalarımız ve sendikalarımız aracılığıyla
işyerleri, çarşı ve pazarlara asılacak. Ayrıca isteyen herkes ilanları
web sitemizden temin ederek kendi logosu ile kullanabilir.
Bu
birliktelik projenin Türkiye sathına yayılması için son derece
önemlidir. Üreten Türkiye platformu isteyen herkese açıktır. Ayrıca,
burada değerli medyamızdan da destek bekliyoruz. Hepimiz aynı geminin
içindeyiz.
Kampanya
için hazırladığımız bildirgeyi okumadan önce, bu kampanya için bize
destek veren başta Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere,
Ana muhalefet partimizin lideri Sayın Deniz Baykal’a, Milliyetçi
Hareket Partisi lideri Sayın Devlet Bahçeli’ye ve Hükümetimizin ilgili
Bakanlarına teşekkür etmek istiyorum. Siyasilerimizin bu noktadaki
mutabakatı bizleri daha çok heyecanlandırıyor.”
TOBB
Başkanı Hisarcıklıoğlu konuşmasının ardından TOBB, TESK, TİSK, TÜRK İŞ,
HAK İŞ, KAMU SEN, TİM, TÜSİAD ve MÜSİAD tarafından imzalanan kampanya
bildirgesini okudu.
KRİZ VARSA ÇARE DE VAR KAMPANYA BİLDİRGESİ
İşçi,
işveren, esnaf ve memur el ele verdik; üreten Türkiye’yi temsil eden
TOBB, TESK, TİSK, TÜRK İŞ, HAK İŞ, KAMU SEN, TİM, TÜSİAD ve MÜSİAD
olarak bir araya geldik. Üreten Türkiye Platformu’nu kurduk. Üreten
Türkiye’nin şirketleri, çalışanları, esnafı bu krizden daha az hasar
görsün diye “Kriz Varsa Çare De Var” diyor, “Türkiye’nin yüzü gülsün”
diye herkese sesleniyoruz;
Bu
kriz diğerlerine benzemiyor; pek çok ülkede sektörlere, şirketlere,
esnaf ve çalışanlara zarar veriyor. Elbette bir gün etkisini azaltacak
ve sona erecek. İşte o gün krizden daha az hasar görmüş ülkeler
uluslararası rekabet yarışına diğerlerinden önde devam edecek.
Türkiye’miz de krizden etkilenen ülkelerden biri. Tüketim ve üretim
azalıyor, işsizlik rekor düzeyde.
Ama kriz varsa çare de var.
Ayağa
kalkmak için bir fitilin ateşlenmesine ihtiyaç var. Ne kadar tek vücut
olursak, ekonomik gücümüz ve hedeflerimize ulaşma şansımız o kadar
artacak. Öncelikle şunu anlamalıyız ki, “üretim-tüketim-istihdam”
birbirine bağlı. Biri olmazsa hiç biri yok.
Tüm
dünyada tüketim düştü. Türkiye ekonomisinin toparlanabilmesi için
öncelikle iç piyasamızı canlandırmamız şart. Bu krizi atlatmamızı
sağlayacak şey milli gelirimizin yaklaşık yüzde 70’ini oluşturan hane
halkı harcamalarını canlı tutmaktır. Üretime ve tüketime açık, genç
nüfusu ile Türkiye bu anlamda çok şanslı.
Bugün
dünya bizim ürettiğimizi tüketiyor. Ürünlerimizi 200’den fazla ülkeye
satıyoruz, üretim gücümüzü tüm dünya kabul etti. Avrupalıların satın
aldıkları her 1.000 dayanıklı tüketim ürününden 200’ü, her 1000
otomobil ve ticari araçtan 62’si Türkiye’de üretiliyor.
Biz TOBB, TESK, TİSK, TÜRK İŞ, HAK İŞ, KAMU SEN, TİM, TÜSİAD ve MÜSİAD olarak herkese sesleniyoruz.
Bu
seferki özverinin adı, üreterek ve tüketerek ekonomiye can vermektir.
Zaman, kendine güven ve cesaretle harekete geçme zamanıdır. Zaman
aklımızı, umutlarımızı, coşkularımızı ortaklaştırma zamanıdır. Zaman
önce kendimize sonra birbirimize güvenme zamanıdır.
Ekonomi
istihdam, üretim ve tüketimden oluşur. Biri olmazsa kriz kazanır.
Ekonomi asıl durduğunda ölür. Krize yenilmeyeceğiz. Çıkacağız pazara,
ülkemize destek olacağız.
Tüketiciler,
üreticiler, bankalar ve Hükümet üstüne düşeni yapmalıdır Böylece üretim
sürecek, istihdam artacak, tüketim gücümüz yükselecek.
Haydi Türkiye, önce üretmeye, sonra da kendi ürettiğini tüketmeye. Türkiye’nin yüzü gülsün diye.
Kaynak : www.tobb.org.tr