YÃœKLENÄ°YOR

Hakkımızda

Bafra Ticaret ve Sanayi Odası; 1903 yılında Eski Belediye Caddesinde kuruldu. O yıllarda tütün yetiÅŸtiriciliÄŸinde Bafra Türkiye'nin en önemli merkezi konumundaydı. Yerli ve Yabancı Tütün Tüccarlarının yöreye çok sık gelmesi ve ihracat nedeni ile oluÅŸan ihtiyaca cevap verebilmesi amacıyla kurulmuÅŸtur.Zaman…

Devamı

Ä°letiÅŸim Bilgileri

Telefon

0362 543 10 75
0362 542 58 48

E-Posta

info@bafratso.org.tr

Adres

Hacınabi Mah. Tekel Cd. No:53- Bafra/SAMSUN

Hayalleri hep birlikte gerçek yapacağız

Türkiye Odalar ve Borsalar BirliÄŸi 70. Mali Genel Kurulu’nu gerçekleÅŸtirdi. Soma ‘da yaÅŸanan felaket için yapılan saygı duruÅŸuyla baÅŸlayan Genel Kurul’da konuÅŸan TOBB BaÅŸkanı M. Rifat HisarcıklıoÄŸlu, özel sektörün gelecekten umutlu olduÄŸunu ifade ederken, yeni bir büyüme modeli ve yeni yapısal reformlara ihtiyaç olduÄŸunu söyledi. ​
HisarcıklıoÄŸlu’nun ev sahipliÄŸinde TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nde (ETÜ) gerçekleÅŸtirilen TOBB 70. Genel Kurulu’na BaÅŸbakan Recep Tayyip ErdoÄŸan, CHP Genel BaÅŸkanı Kemal KılıçdaroÄŸlu, MHP Genel BaÅŸkan Yardımcısı Emin Haluk Ayhan, bakanlar, delegeler ve çok sayıda basın mensubu katıldı.

TOBB BaÅŸkanı HisarcıklıoÄŸlu Genel Kurul konuÅŸmasına Soma’da yaÅŸanan felaket nedeniyle duyduÄŸu acıyı ifade ederek baÅŸladı. Soma’da hayatını kaybeden iÅŸçilerin aileleri için baÅŸlattıkları yardım kampanyasını vurgulayan HisarcıkıloÄŸlu, bütün iÅŸ dünyasını bir kez daha destek olmaya çağırdı.

Geride bıraktığımız 2013 yılına bakıldığında özel sektör olarak, gelecek için umut veren bir tablo gördüklerini belirten HisarcıklıoÄŸlu,”Hayalleri hep birlikte gerçek yapacağız” diyerek birlik ve beraberlik mesajı verdi.

HisarcıklıoÄŸlu ihtiyaç duyulan öncelikli yapısal reformları ise ÅŸöyle sıraladı: “Vergi reformu, cari açığı azaltacak sanayi stratejisi, istihdamın teÅŸviki, girdi maliyetlerinin azaltılması ve reel sektörün bankalarla çalışma ortamının iyileÅŸtirilmesi”

-HisarcıklıoÄŸlu’nun konuÅŸma metni

TOBB BaÅŸkanı HisarcıklıoÄŸlu’nun 70. Mali Genel Kurul konuÅŸması ÅŸöyle:

“Sizleri, ÅŸahsım ve TOBB Yönetim Kurulu adına gönül dolusu muhabbetle selamlıyorum. 70. Mali Genel Kurulumuza HoÅŸ geldiniz. Bizlere ÅŸeref verdiniz.

Ne yazık ki hepimizi tarifsiz acılara boÄŸan bir olayın hemen ertesinde toplandık. Soma’da 301 kardeÅŸimizi ÅŸehit verdik. Kendilerine Allah’tan rahmet diliyorum. Mekânları cennet olsun. Kederli ailelerinin acısını yürekten paylaşıyor, baÅŸsaÄŸlığı ve sabır temenni ediyorum.
Facianın ilk günü Soma’daydık. Her ÅŸeylerini bırakıp kurtarma ekibine katılanları gördük. Pek çok kahramanlık hikâyesine de ÅŸahit olduk. Ä°nsanlık dersi aldık. Bir arkadaşı daha orada kalmasın diye geri dönüp, yeniden madene giren cesur insanları tanıdık.

Milletimiz, Soma’nın acısını acısı bildi. Bu acıyı hisseden, yaraya bir nebze merhem olmak için çalışan herkese teÅŸekkür ediyorum. Åžehit maden iÅŸçilerimizin aileleri artık bizlere emanettir. TOBB olarak baÅŸlattığımız yardım kampanyasına katılan ve katılacak Oda ve Borsalarımıza bu vesileyle teÅŸekkür ediyorum. Tüm iÅŸ dünyamızı da bu kampanyaya katılmaya çağırıyorum.
Ancak, geride kalanların acısını paylaÅŸmak, sorumluluÄŸumuzu hafifletmiyor. Bizim inancımıza göre bütün kainat insan için yaratılmıştır. Kâinattaki hiçbir ÅŸey insan hayatından önemli olamaz. Artık her alanda insan hayatı önceliÄŸimiz olmalı. Bu bir haktır, hukuktur.
Bunun için herkes, üzerine düÅŸen sorumluluÄŸu yerine getirmeli. Soma faciasından sorumlu olanlar da, kamu veya özel sektör hiç fark etmez, mutlaka bulunmalı ve ÅŸeffaf bir ÅŸekilde yargılanmalı.

Değerli dostlarım,
YoÄŸun çalışma temposuyla dolu bir yıl geçirdik. 7 gün 24 saat çalıştık. Ürettik, ihracat yaptık. Ä°nsanımıza iÅŸ ve aÅŸ saÄŸladık. Tek bir gayemiz vardı; ülkemizi daha zengin, insanımızı daha müreffeh yapmak.

Geçen döneme ait çalışmalarımızı, Faaliyet Raporumuzda ayrıntılı bir ÅŸekilde gördünüz. Bunların bir kısmını da az önce ekranda izlediniz.

Tüm bu çalışmalarımız iki sütun üzerinde yükseldi. Birincisi, bu salonu dolduran müteÅŸebbisler, yani sizlersiniz. Sizler, mücadeleyi, cesareti, inancı, azmi ve iradeyi temsil ettiniz. Üretimin, istihdamın, ihracatın kahramanları oldunuz.

Oda ve Borsa baÅŸkanlarımız, iÅŸ âleminin kanaat önderleri olma görevini hakkıyla üstlendiler. Åžehirlerinin kalkınması ve markalaÅŸması için emek verdiler, fikir ve proje ürettiler.
Ä°ÅŸte tüm bu faaliyetler, tüm bu baÅŸarılar, sizlerin, tüm camiamızın eseridir. GösterdiÄŸiniz gayret ve emek için, her birinizi tek tek kutluyor, hepinize sonsuz ÅŸükranlarımı sunuyor, sizleri yürekten alkışlıyorum!

Çalışmalarımızın dayandığı ikinci sütun, saÄŸlanan istikrarla birlikte hükümetimizin ve meclisimizin iÅŸ dünyamıza verdiÄŸi destek, hayata geçirdiÄŸi düzenlemelerdir. Bu iki sütundan biri eksik olsaydı bu baÅŸarılar yakalanamazdı.

Bu nedenle çalışmalarımızda yanımızda olan CumhurbaÅŸkanımıza, Meclis BaÅŸkanımıza, BaÅŸbakanımıza, Ana Muhalefet Partimizin Genel BaÅŸkanına, Bakanlarımıza, siyasi partilerimize, tüm Meclisimize, camiam adına teÅŸekkür ediyorum.
Bizimle birlikte bürokratlarımız da emek verdi, çalıştı. Kamu – özel sektör el ele verdik, ülkemize deÄŸer katan pek çok çalışmayı hayata geçirdik. Kendilerine de ayrıca teÅŸekkür ediyorum.

Sevgili dostlarım,
Bilirsiniz, iÅŸ adamları önce geçtiÄŸimiz dönemin muhasebesini yapar. Sonra da geleceÄŸi görmeye çalışır. Ben de ilk olarak, ülkemizde ve dünyada yaÅŸanan geliÅŸmeleri deÄŸerlendirmek istiyorum.

Geride bıraktığımız 2013 yılına baktığımızda özel sektör olarak, gelecek için umut veren bir tablo görüyoruz. Yurtiçinde ve yurtdışında yaÅŸanan çeÅŸitli olumsuz geliÅŸmelere raÄŸmen, özel sektörümüz pek çok alanda rekor kırmaya devam etti.

Üretim hacmini, yatırım miktarını ve istihdamı artırdı. MüteÅŸebbisler niye yatırım yapar, niye iÅŸ yeri açar, niye istihdam saÄŸlar? GeleceÄŸe dair umutları olduÄŸu için.
Ä°ÅŸte biz bu umutla, ülkemize yeni giriÅŸimciler kazandırmaya devam ettik. Faal iÅŸyeri sayısı 77 bin artışla Cumhuriyet tarihinin en yüksek düzeyine, 1 milyon 576 bine ulaÅŸtı.
Milletimize iÅŸ ve aÅŸ saÄŸlamaya devam ederek, istihdamda da Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdık. Sadece kayıtlı çalışan sayımızı 620 bin kiÅŸi artırarak, toplam 12 milyona yükselttik.
DiÄŸer yandan Türkiye’nin geleceÄŸine yatırım yapmaya devam ettik. Özel sektörümüzün makine ve teçhizat yatırım harcamaları 86 milyar dolara ulaÅŸtı.

Bunu kim başardı? İşte bu salonu dolduran sizler ve temsil ettiğiniz camiamız başardı. Sizlerle gurur duyuyoruz. İyi ki sizler varsınız!

Bu vesileyle, özel sektörün çalışmalarını destekleyen baÅŸta Sayın BaÅŸbakanımız olmak üzere, bugün de aramızda bulunan Sayın Ali Babacan, Sayın Hayati Yazıcı Sayın Nihat Zeybekçi ve Sayın Fikri Işık bakanlarımız ile görev yapan tüm bakanlarımıza huzurlarınızda teÅŸekkür ediyorum.

Kıymetli misafirler,
Dünyada 2014 ve sonrasında, alışkın olduÄŸumuzdan farklı bir küresel ekonomik ortam bizleri bekliyor. Ben ÅŸahsen oyunun kurallarını yeniden belirleyecek ve dünyayı deÄŸiÅŸtirecek 7 küresel trendin ortaya çıktığını görüyorum.

Birincisi, küresel finansman iklimi deÄŸiÅŸiyor. Küresel kriz sonrasında parasal geniÅŸleme ve bol likidite dönemi baÅŸlamıştı. ABD Merkez Bankası FED, her sene piyasaya yaklaşık 1 trilyon dolar veriyordu. Bu sayede ülkeler, ÅŸirketler ve hatta bireyler rahatça borçlanıp, yatırım ve harcama yapıyorlardı. Ekonomiler büyüyordu.

Ama bu dönem sona eriyor. FED, piyasaya verdiÄŸi parayı azaltıp, tamamen sonlandıracak. Åžimdi, hem ÅŸirketlerimiz, hem de vatandaÅŸlarımız artık daha tedbirli, daha temkinli hareket etmek zorunda. Kamu ve özel sektör olarak, bu yeni ortama nasıl uyum saÄŸlayacağımıza birlikte odaklanmalıyız.

Ä°kincisi, küresel ticaret ve yatırım ortamı deÄŸiÅŸiyor. Dünyada bölgeselleÅŸme hız kazanıyor. Bunda öncülüÄŸü ABD yapıyor. Önce pasifik ülkeleri ile “Transpasifik” Ortaklık AnlaÅŸması baÅŸlatıldı. Burada ABD, Japonya, Kore gibi önemli ülkeler var.

Öte yandan ABD geçen sene AB ile “Transatlantik” Ticaret ve Yatırım Ortaklığı giriÅŸimine de hız verdi. Bu iki giriÅŸim dünya ekonomik gücünün üçte ikisine denk geliyor. Bu ortaklıklar küresel ticaretin ve yatırımların yönünü belirleyecek. Bununla da kalmayacak, üretim standartlarını belirleme konusunda da büyük bir güç elde edecekler.

Bakın size çok çarpıcı bir örnek vermek istiyorum. Åžu an bizim ürettiÄŸimiz ürünler 220 volta göredir. EÄŸer bu ülkeler 110 volt’un standart olmasına karar verirse, ya tüm üretim yapımızı deÄŸiÅŸtirmek zorunda kalacağız, ya da bu pazarlara mal satamayacağız. Bir baÅŸka deyiÅŸle, bu yeni küresel sistemin içinde olanlar, dışarda kalanlara göre büyük avantaj saÄŸlayacak. Türkiye olarak, bu oluÅŸumun içinde yer almak zorundayız.

Üçüncü önemli trend deÄŸiÅŸen enerji haritası. GeliÅŸen teknoloji sayesinde “Kaya Gazı”, giderek daha ucuz ve daha fazla üretilir hale geliyor. Bu sayede ABD’deki doÄŸal gaz fiyatı son 5 yılda yüzde 60 geriledi.
ABD’nin yakın gelecekte doÄŸal gazda, net ihracatçı olması bekleniyor. Bu geliÅŸme dünyadaki yatırım tercihleri dâhil her kararı kökünden deÄŸiÅŸtirecek. Enerjide dışa bağımlı bir ülke olarak, bizim de, ÅŸimdiden bu konuya odaklanmamız gerekiyor.

Dördüncü küresel trend ülkelerarası rekabette “giriÅŸimciliÄŸin” ana unsur haline gelmesidir. Tüm ülkeler, “yenilikçi giriÅŸimcileri” kendi topraklarına çekmek için mücadele veriyor.
Çarpıcı bir örnek daha vereyim. Amerika’da, Silikon Vadisindeki giriÅŸimcilerin %52’si ABD dışında doÄŸmuÅŸ. Demek ki ABD geleceÄŸe hazırlık yapıyor. Tüm dünyadan yenilikçi giriÅŸimcileri kendine çekiyor. Ä°novasyon ÅŸirketleri ABD’ye yerleÅŸiyor.

Niye, çünkü daha çok giriÅŸimci çeken, yenilikçi fikirleri elinde tutan, yarının kazananı olacak. Zira “icat çıkartan” kazanıyor. KardeÅŸlerim, bu topraklarda, bizim genç ve dinamik bir nüfusumuz var. Ne duruyoruz? GiriÅŸimciliÄŸi cazip hale getirelim, gençleri giriÅŸimci olmaya yönlendirelim, onlara destek verip dünyada hak ettiÄŸimiz yeri alalım.

BeÅŸinci trend Internet’in ekonominin belkemiÄŸi haline gelmesidir. Ne yazık ki biz Ä°nternet’i sadece sosyal medya gibi, hatta kahvehane gibi kullanıyoruz. Oysa özellikle KOBÄ°’ler için Internet maliyetleri düÅŸürme ve dünyaya açılma fırsatıdır.
Internet sayesinde her KOBÄ°, dağıtım ağına muhtaç olmadan tüm dünyaya ulaÅŸabilir. Bakın Ä°negöl’ün mobilyası, Gaziantep’in baklavası, internet üzerinden dünyaya satılıyor. Ä°ÅŸte tek tuÅŸla dünya elimizin altından. Ne duruyoruz, bu dev pazarı keÅŸfedelim.

Altıncı küresel trend tüm dünyada “orta sınıfın” büyümesidir. Bunun önemini göstermek için bir rakam vereceÄŸim. Her yıl dünyada orta sınıfa 150 milyon kiÅŸi dâhil oluyor. Yani 2 Türkiye ekleniyor. Bugün orta sınıfın mevcudu takriben 2 milyar kiÅŸi. Sadece 6 yıl sonra, 2020’de 3 milyara ulaÅŸacak.

Küresel orta sınıfın bugün yaptığı harcama yılda 7 trilyon dolar. 2020’de bu harcama 3’e katlanacak ve 20 trilyon dolara yükselecek. Ä°ÅŸte bu talebi karşılayacak, altyapı lazım, üretim lazım. Bu pazarlara ulaşıp, daha fazla mal satabilmek için; biz de sanayi politikalarımızı buna göre gözden geçirmeliyiz.
Yedinci küresel trend ekonomide “ÅŸehirlerin” öne çıkması. Çünkü büyüyen orta sınıf ÅŸehirlerde toplanıyor. Dikkatinizi çekiyorum. Bugün dünyanın en büyük 600 ÅŸehrinde 1,5 milyar kiÅŸi yaşıyor. Bu ÅŸehirlerin ekonomik hacmi dünya ekonomisinin yaklaşık yarısı. 10 yıl sonra bu ÅŸehirlerde yaÅŸayanların sayısı, 2 milyara yükselecek. Üretimleri, dünya ekonomisinin, yüzde 60’ına ulaÅŸacak.

Bunun anlamı ÅŸu. Artık dünyada sadece ülkeler deÄŸil, ÅŸehirler birbiriyle rekabet ediyor. Bakın çok ilginçtir, geçenlerde yabancı bir yayında gördüm. Rekabette öne çıkmak isteyen yabancı bir ÅŸehir, dünyanın en hızlı internet altyapısını kuruyor. Böylece ileri teknoloji alanındaki ÅŸirketleri ÅŸehrine çekiyor, ÅŸehir hızla zenginleÅŸiyor.

Ä°ÅŸte biz de, ÅŸehirlerimizin cazibesini artırmalıyız. Bunun için ÅŸehirlerimizin markalaÅŸmasına, çevre duyarlılıklarının artmasına ve “akıllı ÅŸehir” olmalarına ihtiyaç var.
DeÄŸerli dostlarım iÅŸin özü, iÅŸte dünya bunları tartışıyor ve hazırlık yapıyor. Zira bu trendlere göre politika belirleyen ülkeler öne çıkacak. Kazanan onlar olacak. Bizim de bütün bu geliÅŸmeleri gündemimize alıp, tartışıp, fikir üretmemiz gerekiyor.

Kıymetli misafirler,
Bu yıl 2 önemli seçim süreci yaÅŸadık, yaşıyoruz. Yerel seçimlerde milletimiz, kendine yakışan bir olgunlukla demokrasiye sahip çıktı ve iradesini ortaya koydu.
Åžimdi önümüzde CumhurbaÅŸkanlığı seçimi var. Ä°lk defa halkoyuyla seçileceÄŸinden dolayı, farklı bir önemde. Biz bu seçim sürecinin itidalli bir ÅŸekilde tamamlanacağına inanıyoruz. Ä°nÅŸallah seçim sonucu, ülkemizde “yeni bir toplumsal mutabakatın” oluÅŸmasına da vesile olur.

Zira en çok, “huzura” ihtiyacımız var. Huzur bulalım ki, hepimiz iÅŸimize odaklanalım. Daha fazla üretim, daha fazla yatırım, daha fazla ihracat yapalım.
Bakın, içinde bulunduÄŸumuz coÄŸrafya her geçen gün daha karmaşık hale geliyor. Buna raÄŸmen, bu yılın ilk çeyreÄŸinde sanayi üretimini yüzde 5,3, ihracatı altın hariç yüzde 4,5 artırdık. Bu tablonun büyümeye olumlu bir baÅŸlangıç yapacağına inanıyorum.

Ama daha iyi bir Türkiye ve daha iyi bir gelecek için, bundan daha iyisini yapabilmeliyiz. Çünkü fert başına düÅŸen milli gelirimiz son 6 yıldır 10 bin dolarda takıldı kaldı.
2023’de, 2 trilyon dolar milli gelir hedefini yakalamak istiyorsak, her yıl yüzde 8 civarında büyüme oranı tutturmak gerekiyor. Son 10 yılda 4 defa yüzde 8’in üzerinde büyümeyi saÄŸlamışız. Demek ki biz bunu yapabiliyoruz.

Åžimdi ekonomiye yeni bir ivme kazandırıp, yüksek büyümeyi sürdürebilmeliyiz. Ancak, üretmek için cari açık veren, büyümek için borçlanan bir ülke olarak bunu baÅŸaramayız.
Yüksek hızda nasıl büyüyecek, rekabet gücümüzü nasıl koruyacağız? DüÅŸük tasarruf oranı engelini nasıl aÅŸacağız? Kamu idaresinde keyfilikten uzak, kurumsal bir yapıyı nasıl yerleÅŸtireceÄŸiz? Ä°ÅŸgücü maliyetlerinden dolayı kaybettiÄŸimiz rekabet gücümüzü, kalite ve yenilikçilikle yeniden kazanabilecek miyiz?

Ä°ÅŸte tüm bu soruların cevabı, “yeni bir büyüme modelidir”. Bunun için de bir dizi yapısal reforma ihtiyaç var. Siyasetçisi, bürokratı, akademisyeni, iÅŸ dünyası el ele verip, ortak akılla, doÄŸru politikaları tasarlamalıyız.

Hükümetimizin son 10 yılda hayata geçirdiÄŸi ekonomik reformlar, iÅŸ dünyamıza cesaret ve güven verdi. Åžimdi, reform ateÅŸini yeniden canlandırıp, eksik kalanları da tamamlayalım. Ä°ÅŸte o zaman bu camia Allah’ın izniyle, daha büyük hedeflere de ulaşır.
Biz hazırlığımızı yapıyoruz. Düzenli anketlerle iÅŸ dünyasının nabzını tutuyoruz. Görüyoruz ki, iÅŸ dünyamız geleceÄŸe umutla bakıyor. Zaten umut olmadan kalkınma olmaz. Ama ihtiyaç duyulan yapısal reformlar var. Bunlardan ilk 5 öncelikli alan ÅŸunlardır;

• Vergi reformu,
• cari açığı azaltacak sanayi stratejisi,
• istihdamın teÅŸviki,
• girdi maliyetlerinin azaltılması ve
• reel sektörün bankalarla çalışma ortamının iyileÅŸtirilmesi.

Değerli dostlarım,
Vergi reformu iÅŸ dünyasının en öncelikli meselesi. Vergi reformuyla, sadece “yakaladığından” deÄŸil, herkesten, daha adil vergi toplayan bir sistem kurmalıyız. Yapılacak vergi reformu, sadece devletin gelirini artırmayı hedeflememeli. Elde edilecek ilave vergi geliri, yüksek vergilerin indirilmesi için kullanılmalı.

Her zaman ifade ettiÄŸimiz bir husus var. Vergisini düzenli ödeyenlere pozitif ayrımcılık yapalım ki, herkes vergi ödemeye teÅŸvik edilsin. Gelin artık vergisini aksatmadan ödemiÅŸ olanları ödüllendirelim. Vergisini hakkıyla ödeyene sahip çıkalım!

Cari açığın azaltılması, daha saÄŸlıklı ve istikrarlı büyüme için ÅŸart. Bunun yolu da, sanayimizin güçlenmesinden geçer. Bakın geçen sene sanayi ihracatımız önceki yılın altında gerçekleÅŸti. Ä°hracatımız içinde orta teknolojili ürünlerin payı artıyor. Ama ileri teknoloji içeren ürünlerin azalıyor.

Bu da bize sanayimizdeki yapısal dönüÅŸüm ihtiyacını gösteriyor. Kısıtlı kaynaklarımızın, daha az katma deÄŸerli alanlar yerine, sanayi yatırımına yönelmesini saÄŸlamalıyız. Yüksek katma deÄŸerli sanayi faaliyetlerini, özel programlarla desteklemeliyiz. Ürün bazında yatırım teÅŸviki verebilmeli, bundan çekinmemeliyiz.

Yeni sanayileÅŸme hamlemizi hazırlarken, sadece Türkiye’yi deÄŸil, bölge ekonomilerindeki fırsatları da göz önünde bulundurmalıyız. Türkiye’nin etrafında bize baÄŸlı üretim ve deÄŸer zincirleri kurmalıyız.
TOBB camiası olarak bizim bir hayalimiz var. Biz bölge ülkelerinde; içinde Türkçe konuÅŸulan, kapısında Türk bayrağı dalgalanan sanayi bölgeleri hayal ediyoruz. Çünkü Türkiye, bu coÄŸrafyanın sanayi devi.
Buradaki bilgi ve tecrübemizi komÅŸu ülkelere aktarabilir, oralardaki imkânlardan da Türk iÅŸ dünyası olarak faydalanabiliriz. Bunun ilk adımını Hükümetimizin de bilgisi dâhilinde, Filistin “Cenin” bölgesinde atıyoruz. Bu tür sanayi bölgelerinin sayılarını 10’lara, hatta 100’lere çıkarabilmeliyiz.
Bunun için kapsamlı bir strateji hazırlamalıyız. Artık hedefimiz büyük olmalı. Hedefimiz, dünya için üretip, katma deÄŸeri Türkiye’ye getirmek olmalı.

Kıymetli konuklar,
MüteÅŸebbislerimizin en çok ÅŸikâyet ettikleri konulardan biri de, üretim ve ihracattaki yüksek girdi maliyetleri. Akaryakıt üzerindeki vergiler, hem rekabet gücümüzü azaltıyor, hem de kayıtdışılığı körüklüyor. Enerjiyle ilgili tüm yüksek vergileri kademeli olarak azaltalım.
Hükümetimizin cesaretle hayata geçirdiÄŸi “istihdam primi indirimi” sayesinde, hem kayıtlı istihdam, hem de prim geliri arttı. Kayıt dışılık azaldı. Hem iÅŸçi, hem iÅŸveren, hem de devlet kazanmış oldu. Bunlara devam edelim.

Ä°hracat yapan sanayicimizin, yurtiçi taşımada kullandığı akaryakıt üzerindeki vergi yükünü de düÅŸürelim. Sanayicilerimizin yurtdışı taşımalarına navlun desteÄŸi verelim. Son dönemde ülkemizin her bölgesini birbirine baÄŸlayan pek çok ulaşım projesi hayata geçirildi.
Ulaşımdaki yatırımlar ülkemizin çehresini deÄŸiÅŸtiriyor, Tüccar ve Sanayicimizin ulaşım maliyetlerini düÅŸürüyor. Özellikle demiryolu yatırımlarını, verimlilik esasını dikkate alarak, daha da artıralım. Demiryolunu OSB’lere, limanlara ve lojistik merkezlerine mutlaka ulaÅŸtıralım.

Değerli dostlarım,
Ä°htiyaç duyulan önemli bir konu da, KOBÄ°’lere pozitif ayrımcılık. Zira küreselleÅŸme, ekonominin mantığı gereÄŸi, büyüklere avantaj saÄŸlıyor. EÄŸer bu süreç doÄŸru yönetilmezse, rekabet ortamı bozuluyor. Piyasalar, tamamen büyük ÅŸirketlerin kontrolüne giriyor. Kobilerimiz ve sanayicimiz fasoncu haline geliyor.

Bakın KOBÄ°’lerin ekonomi için ne kadar önemli olduÄŸuna dair bir rakam vereyim. Buna hiç kimse dikkat etmiyor. Bugün ihracatın yüzde 63’ünü KOBÄ°’ler yapıyor. Ä°thalatınsa sadece yüzde 39’unu. Demek ki dış ticaret açığının çözümü de KOBÄ°’lerde.

KOBÄ°’lerin de büyüyebilecekleri ve büyük ÅŸirketler tarafından piyasadan silinmeyecekleri, onlarla eÅŸit ÅŸartlarda rekabet edebilecekleri bir eko-sistem lazım. Bunun için dünyada benimsenen bir sistemi, ülkemizde de uygulamalıyız. Bu da “Kalkınma Temelli Kamu Satın Alma Politikasıdır”.
Biz kamu alımlarında yabancı ürünlere kucak açtığımız için, “yabancı ülkelerin ÅŸirketlerini” desteklemiÅŸ oluyoruz. Böyle devam edersek, Anadolu’nun KOBÄ°’lerinden “yarının küresel ÅŸirketleri” çıkmaz.

Kamu alımlarında da KOBÄ°’ler lehine düzenleme yapılmalı. Mevzuatta bazı hükümler var ama uygulaması zayıf. Mesela sayın BaÅŸbakanımızın talimatıyla, kamu alımlarında yerli üretime yüzde 15 fiyat avantajı uygulanması kararı alınmıştı. Ama ne yazık ki bürokrasi bunu uygulamadı. Kamu mal alım ihalelerinin yüzde 93’ünde bu karar iÅŸletilmedi.
Belediyeler bile gidiyor, ülkemizde üretileni deÄŸil, ithal olanı tercih ediyor. Hükümetimiz de bu genelgenin uygulanmadığını gördü. 3 ay önce yerli malına fiyat avantajı saÄŸlayan yeni bir düzenleme getirdi. Olumlu yönde atılmış bu adımın uygulamaya da yansımasını bekliyor ve teÅŸekkür ediyoruz.

Åžimdi benzer bir düzenleme de, ofset iÅŸlemlerine getirilmeli. Bu sayede milli sanayimiz için yeni iÅŸ ve teknoloji edinme imkânları doÄŸacaktır.

Değerli dostlarım
Son dönemde canımızı yakan hususlardan biri de Bankaların bize yüklediÄŸi maliyetler. Zaten küresel finansman koÅŸulları yüzünden özel sektörün kredi maliyetleri arttı. Bunun üstüne bir de, bankaların her yıl artan iÅŸlem ücretleri biniyor.
Reel sektör, bankalara farklı isimler altında; harç, komisyon, dosya ücreti ödemekten bıktı. Zaten bu kadar faiz ödediÄŸimiz bankalar, bir de dosya ücretine mi muhtaç durumda? Bu dönemde reel sektör hapşırırsa, bankacılık sektörü grip olur. Bankalara sesleniyorum; artık bu vicdansızlığı, “hep bana” anlayışını bırakın. Unutmayın, KOBÄ° varsa siz varsınız!

Kıymetli girişimciler,
Bu noktada iÄŸneyi bir de kendimize batırmak ve bir özeleÅŸtiri yapmak isterim. Yaptığımız anket çalışmaları önemli bir gerçeÄŸi daha gösterdi. Åžirket ölçeÄŸi ne kadar küçükse, çekilen sıkıntı o kadar artıyor. Ama bizler hala küçük olsun benim olsun anlayışını terk etmiyoruz, güçlerimizi birleÅŸtirmiyoruz.
Hâlbuki birlikte hareket etmek bizim kültürümüzde var. Åžirketlerimiz artık bu kültürü harekete geçirsin, güçlerini birleÅŸtirsin. Alırken, satarken, bankayla pazarlık yaparken, güçlü olmak istiyorsanız, ÅŸirketinizi büyütün. Bunun için sermayeniz yoksa ortaklık kurun, birleÅŸin. Halka açılın.

Sayın Başbakanım,
Sizin talimatınızla Oda-Borsa BaÅŸkanlarımız ve baÅŸarılı iÅŸadamlarımız için yeÅŸil pasaport çalışmaları yapıldı. Ancak buradan defalarca dile getirdim, bunları hayata geçiremedik. YeÅŸil pasaportlu zihniyet buna engel oldu.

Unutmayalım, ülkemizi sadece bürokratlarımız deÄŸil, iÅŸ adamlarımız da temsil ediyor. GiriÅŸimcilerimizin itibarı, ülkemizin itibarıdır. BaÅŸarıları, ülkemizin baÅŸarısıdır. Artık bizim ayağımızdan ÅŸu prangaları söküp atın! Biz de Türk firmalarını dünyaya açalım.
Ä°ÅŸ âleminin önemli bir sıkıntısı da bölgesel kalkınma ajanslarında özel sektörün ikinci plana atılması. Biz yerel kalkınma projelerinin hayata geçirilmesi için Kalkınma Ajanslarına çok önem veriyoruz.

Bunu saÄŸlamak için de, yerel aktörlere daha etkin rol verilmesini gerekli görüyoruz. BaÅŸta Valilerimiz olmak üzere bürokratlarımız, gittikleri illerde belirli bir süre için görev yapıyor. Yani ne ilin geçmiÅŸini hissedebiliyor, ne de projelerin öncesini ve sonrasını takip edebiliyor.
Oysa Oda ve Borsalarımız o ÅŸehrin hafızasıdır, iÅŸ âleminin asli temsilcileridir. Åžehirleri için yapılan projeleri kendi iÅŸleri gibi sahiplenip sonuna kadar takip ederler. Bu nedenle Ä°l ve Bölgelerde Kamu-Özel sektör el ele vermeli, öncelikler ortak akılla belirlenmeli.

Değerli dostlarım,
Avrupa BirliÄŸi, istikrar ve demokrasiyi geliÅŸtirmenin önemli bir aracıdır. Ekonomik açıdan da AB süreci ülkemize fayda saÄŸlıyor. Bundan sonra da bizi rekabetçi seviyede tutacak pazar Avrupa BirliÄŸi pazarıdır. Zira AB, hala dünyanın alım gücü en geliÅŸmiÅŸ, bize en yakın pazardır. Yakın gelecekte de böyle olacak.
Ä°ÅŸ dünyası olarak biz, AB deÄŸerlerini sonuna kadar destekliyoruz. Bu süreçte AB liderlerinin vizyonsuzluÄŸu ve önyargılı yaklaşımları, bizi gerekli reformları yapma irademizden vazgeçirmesin.

Öte yandan Gümrük BirliÄŸi, AB’nin 3. ülkelerle yaptığı ama bizi dahil etmediÄŸi Serbest Ticaret AnlaÅŸmaları yüzünden aleyhimize dönmeye baÅŸladı. Bu yetmezmiÅŸ gibi, bir de önümüze taşıma kotaları ve tarife dışı engeller konuluyor. Bizi dışlayan, bize zarar veren bu yapı mutlaka deÄŸiÅŸmeli.

Kıymetli misafirler,
Önümüzdeki döneme iliÅŸkin önemli bir konu daha var; yeni Anayasa. Evrensel standartlarda, AB normlarına uygun, demokratik bir anayasanın gerekli olduÄŸu, toplumun her kesimince kabul ediliyor.

Bu sayede; Yasama, yürütme ve yargı erklerinin ahenk içinde çalışması mümkün olacak. Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti yapımız kurumsallaÅŸacak. Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere emaneti olan Cumhuriyetimiz, muasır medeniyet hedefine ulaÅŸacaktır.
Bu süreçte Meclisimize, siyasi partilerimize ve bütün kurumlarımıza önemli görevler düÅŸüyor. Türkiye’nin geriye gitmesine, kavga, karmaÅŸa ve belirsizlik ortamına sürüklenmesine izin vermeyelim.
Ülkemizde; kavganın deÄŸil huzurun, çatışmanın deÄŸil diyaloÄŸun hâkim olmasını saÄŸlayalım. Demokrasiyi ve kalkınmayı sekteye uÄŸratacak her giriÅŸimin de karşısında duralım. Böyle bir Türkiye için kenetlenip, böyle bir Türkiye için, hep birlikte daha fazla çalışalım. Ve bu çerçevede yeni Anayasamızı artık hayata geçirelim.

Aziz ve Kıymetli Dostlarım,
Türkiye’nin tüm müteÅŸebbislerinin temsilcileri bu salonda! Biz “Türkiye’ye hizmet etmek için” gecesini gündüzüne katan, kocaman bir aileyiz. Biz, her sabah dükkânını “dualarla” açan, siftahını “besmeleyle” yapan, gün sonunda iÅŸyerinden “hamdolsun” diye çıkan tüccarlarız. Biz Anadolu kaplanlarıyız.

Biz, helal rızık peÅŸinde koÅŸan, Ardahan’dan Edirne’ye bu ülke için çalışan neferleriz. 7 bölgedeyiz, 81 ildeyiz. Her renkten, her görüÅŸten, her nakıştanız. Bizim yolumuz doÄŸru, gönlümüz Hak’ta. Bizim davamız bir, sevdamız bir, aÅŸkımız bir. Kalkınmış bir Türkiye, büyük bir Türkiye, zengin bir Türkiye. Güçlü ekonomisi ve kaliteli demokrasisi ile dünyanın hayranlıkla izlediÄŸi lider bir Türkiye.

Bizim hedefimiz bu! Bizim tarafımız bu! Bizim siyasetimiz bu! “Türkiye yerinde saysın” diye umanların rüyaları asla gerçek olmayacak. Türkiye dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olacak.

Bunu, bu salonu dolduran sizlerin temsil ettiÄŸi iÅŸ dünyası, tüccar ve sanayiciler yapacak. Sizler yatırım yaptıkça, ürettikçe, istihdam ve ihracat saÄŸladıkça Türkiye kalkınacak. Allah’ın izniyle hep birlikte bunu da baÅŸaracağız.

Üstad’ın dediÄŸi gibi: “Sanma bu tekerlek kalır tümsekte, yarın elbet bizim, elbet bizimdir. Gün doÄŸmuÅŸ, gün batmış, ebed bizimdir”

Hedeflerimize ulaÅŸacağız. Hayalleri hep birlikte gerçek yapacağız. “Varmak için menzile, yürüyeceÄŸiz gündüz gece.” Yarın bizimdir, yarın Türkiye’nindir, yarınlar bu milletindir.
Allah gönlümüzü zengin, emeÄŸimizi ve kazancımızı bereketli, milletimizin birlik ve beraberliÄŸini daim kılsın. Yolumuz açık olsun. Allah hepimizin yardımcısı olsun.”